domingo, 25 de junio de 2017

ZEYNEP TUĞÇE KARADAĞ [20.228]


Zeynep Tuğçe Karadağ

Zeynep Tuğçe Karadağ. (Nació en Aksaray, Turquía, en 1988). Poeta y dramaturga. Graduada en Economía por la Universidad de Selcuk. Ha publicado la colección de poemas Acile Tek Giden. Se desempeña como dramaturgista y guionista para TRT, agencia oficial de la Radio y Televisión de Turquía. Contribuye con poemas y artículos publicados en periódicos y revistas especializadas de su país tales como Cins Dergisi, Itibar Dergisi, Lacivert Dergisi, Edeyibart Ortami, Kultur Gundemi.


El QUE VA A EMERGENCİA SOLO

El modista que se le quiebran las agujas de una en una
Pensó que podía cocer su destino, se equivocó
Lo que se ve en el espejo:
Como si estuviera pensando en el botón que lo tenía preocupado
Todavía hay tiempo, para pensar

En la noche va solo con su enfermo a emergencia
El pasajero que no saludaba, es la misma persona en el fondo
El camino es una mugre que las canciones no pueden limpiar
             Cuanto más miras, mas crece

En los vidrios las cuentas anteriores
En mi cabeza conversaciones sin limites
-Como cuando la leche hierve a tiempo, estamos otra vez solos
-No estás lo suficientemente solo, menos descalzo

Estoy pensando en cocer mi sonido interno
Pero como quiero eso, Si supieran
Mirando un ‘’circulo de pasiones’’
El mundo parece el funeral que alcanzaste

                          Profil Kitap, 2017





ACİLE TEK GİDEN

İğneleri teker teker kırılan terzi
Dikerim sandı yazgısını, yanılgı..
Aynada görülen:
Düşecekmiş gibi durup tedirgin eden o düğme.
Henüz vakit var, daha var düşmeye.

Gece tek başına acile giden hastayla
Kendisine hiç el sallanmayan yolcu, aynı insandır aslında.
Şarkıların temizleyemediği bir lekedir yol,
             baktıkça artar.
Camlarda dünün hesaplaşması
Kafamın içinde sayısız konuşma var:
-Tam vaktinde taşması gibi sütün işte yine yalnızız.
-Yeteri kadar yalnız değilsin, yalın hiç değil.

İç sesime dikiş atmayı düşünüyorum
Ama nasıl istiyorum bunu bir bilseniz
“ Tutuklular Çemberi”nden bakınca
Yetişemediğin cenazeye benziyor dünya.


http://festivalpoesiabsas.com.ar/wordpress/?team=tugge-karada-zeynep





Sevindim Ağladığıma

Umut öldürücü bir silahtır, bunu herkes bilsin
Aynalar ve adımlar bağdaşmaz, bunu da.
Her sabah güneşin ağzında bir zakkum…
İnsan işte böyle vurur kendini, unutma.

Zamanı kabloyla sıkmaya çalışmak, ah evet yaşamak.
İtiraf edin korkuluğu bile değilsiniz kendinizin.
Hiç masal dinlemeden uyumak kapatır çekmeceleri
Dirilmek: uykusunda kör olan insanların ettiği.

Verilen hediyenin iadesi kadar kaba,
Bağlaçlar kadar kibirli bir dünya.
Metroda sarı çizgiyi geçen benim, asansörde zıplayan..
Tanrım üzgünüm, içimiz saçaklanmış bizim.
Tanrım, kuyuya düşen nasıl siler gözyaşını?

Fazla gelen bir yanı var bu hayatın
Ne yapsak da kurtulsak bu riyadan
-biraz ağla, biraz daha
Gülmek için yorgunum, sevindim ağladığıma.





Asılmış Rüyalar

Yorgun olmayınca fark etmediğin iskelet
Kemiklerimin arası açılıyor bunu kimseye demedim.

Yanlış söyleyip doğru sandığın şarkıymış
Aynalara pencere açtığın günler.
Geceleyin yastık bastığın hafızanı
Yerinde bulmak korkutuyor seni
Beni de korkutuyor, 
Diyemediğim sözlerin provasına 
Asınca rüyalarımı.

Tanımadığına rahatça yarasını gösterir insan
Tanıdıkça duyulur gürültüsü sessizliğin
Dış sesten ibaret bir film yaşadığımız
Katil rolü hafızaya verilmiş başından belli
Ne iyiydi bilmesek, anlamasak ne iyi.

Nereye baksam yüzüm aklıma gelmedi.
İnsan, en yakın rüyada inmeli kendinden
Sanki gerçek varmış gibi.

Gitsek de buradayız işte
Aklım başımdan gitsin diyenin duası
Uğramış hepimize.





TURGUT’A

Edip, Turgut, Cemal ve ben,
göğe bakma durağında,
bulutları seyrediyorduk.
Onların aklında dizboyu papatyalar,
benim aklımda bir isim bile yok.

Ne çok kıskandım Tomris’i bir bilseniz
bir de yazları dama çıkıp
kayan yıldızları seyreden
köylü çocuklarını.

Belki bir gün,
nerede ineceğimizi bilmeden,
Şark ekspresine biner,
Doğu'nun nasırlı ellerinde geziniriz.
Her istasyonda camdan sarkar,
istasyon insanlarının hikayelerini de
yüreğimize katar
usulca göğe bakarız.

Sonra
ellerin ve parmakların,
ters yöne açılan bir lale olur içimde,
gök ısınır.
Hadi gel göğe bakalım,
fesleğenlerin ulakçısı rüzgarı dinleyelim.
birkaç leylek görelim, göç falları tutalım

‘’Gök burada. ( mavi gök burada)
ve kuşlar hazır.’’

ZEYNEP TUĞÇE KARADAĞ- MAYIS 2011







-

No hay comentarios:

Publicar un comentario